Yeni Yılınız (!) Kutlu Olsun

Uzun süredir yazamadığım ve okuyamadığım bir hayatla iç içeyim. Kitabı ancak serviste geçen on beş yirmi dakikada, not alamadan, uykulu gözlerle okuyabiliyorum. Okumayınca da bırakın yazmayı, cümle kurmak bile zorlaşıyor. İşte böyle yoğun bir tempoda, yazı yazmaya vakit bulabildiğim için mutluyum. Kesin bir konu yok bahsedeceğim, yazının başlığı da yazının sonunda belli olacak.

Öncelikle şu ‘yeni yıl’ meselesi.. Doktor reçete yazarken üst tarafa bir rakamı değişik yazacak, ya da günlüğe başlık atarken son haneye bir ekleyip öyle yazacağız. Bunun nesini kutluyoruz, senelerdir anlamış değilim. İnsan neden böyle bir şeyi kutlama, o gün özel bir şeyler yapma ihtiyacı hisseder ki? Nedir bu yeni yıl meselesi.
Hadi mağazaları, restoranları, eğlence mekanlarını anlıyorum, ticari kazanç var işin ucunda, adam parasını ordan kazanıyor. Bu mesele hani şu diğer özel günlerde de geçerli. Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü gibi. Ticaret yapanlara getirileri var, ama insanlardan ve toplum yapısından da çok şey çalıyorlar.

Mesela Anneler Günü. O kadar çok reklamı yapılıyor ki yaklaşınca. Annenize şunu alın, o her şeye değer ki sen beş liralık hediyeyi mi kıskanacaksın (!) tarzında birçok reklam. Tamam annesi olanlar için iyi güzel hoş da ya olmayanlar.. Onların, sırf o günler için çekilen televizyon reklamlarını izlerken, dükkanların camına büyük harflerle yazılan anneler günü kampanyalarını okurken içi burkulmayacak mı? Ya da  okulda, arkadaş ortamında annesine aldığı ya da alacağı hediyeyi anlatanları gördükçe yokluğunu bir kez daha hissetmeyecek mi ? Aynı şeyler, sevgililer günü, babalar günü, bir şeyler günleri için de geçerli. Bu yüzden bu birşeyler günlerine hiç içim ısınmıyor. Eğer böyle ticaret canlanacaksa hiç canlanmasın daha iyi. Diyeceksiniz ki, annem, sevgilim, eşime hediye almak kötü bir şey mi ? Evet o zaten güzel, alınmalı da zaten. Ama sahip olmayanlara da eksikliği hissettirilmemeli.

Mesela bayramlara bakın. Ramazan Bayramı mesela. Öyle bir kesimi, kişiyi değil, tüm toplumu kapsıyor. Hem Allah için tutulan oruçların bayramı hükmünde, hem  de yoğunluktan fırsat bulup, para kazanma meşgalesini bir kenara bırakıp sıla-i rahim yani eş dost yakın akrabanın ziyareti için bir vesile. Kurban Bayramı da aynı. Allah için kurban edilen hayvandan kendin yediğin gibi eş dost yakın akrabanla yediğin ve bir kısmını da fakir ve yardıma muhtaçlara verip sevindirdiğin bir bayram. Kuran-ı Kerim’de Hac suresinin 28. ayetinin mealinde bakın ne diyor: “Siz de onların (kesilen kurbanların) etinden hem kendiniz yiyin, hem de yoksula ve fakire yedirin.” Peygamber Efendimiz (sav) de Ebu Davud’dan rivayet edilen hadisinde kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, birinin de evde bırakılmasını tavsiye etmiş. (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10). Bu bayramlar maddi faydalarının yanında yardımlaşma, kardeşlik, akrabayı komşuyu, eşi dostu gözetmeyi, yani belli bir kesimi değil tüm toplumu kapsıyor.

Peki diğer günleri geçtik hadi, yılbaşı neyin nesi ? Öncelikle belirtmem gereken şey, noel ile yılbaşı farklı şeyler. Noel bayramı, bizim dinimizde aziz bir Peygamber olan ama hristiyanların tanrılaştırdıkları Hz. İsa (aleyhisselam) ın doğumunun kutlandığı  bir bayram (26 Aralıkta kutlamaya başlıyorlar.) 1 Ocak ise miladi takvimin başlangıcı yani Hz. İsa (a.s) ın doğduğu kabul edilen tarih. Sonra süslenen çam ağacı, kırmızı renkli toplar, kırmızı elbiseler.. Bunların yılbaşıyla ilgisi yok, yani yılbaşı ağacı diye bir şey yok, onun aslı noel ağacı. Noel baba yılbaşında gelmiyor, noel bayramında geliyor. Noel ise bahsettiğim gibi, hristiyanların bayramı. Noel baba ise aslından çokça saptırılıp, efsanelerle çarpıtılmış bir figür.
Yani kültür deseniz batı kültürü, inanç deseniz hristiyanlık. Yani adamlar bu günlerle dini bayramlarını kutlarken, biz nereden geldiğini sorgulamadan eğlenmek için bir sebep bulduk diye sarılıveriyoruz bu kültüre. Onların bu günleri kutlamasının bir nedeni var en azından, bize ne oluyor! Bir rakam değişiminden başka nedir Allah aşkına yılbaşı yılbaşı dedikleri şey.

Bana, en iyi niyetle şöyle geliyor ki, insanlar hani sürekli yarın bir şeyleri düzenli yapmaya başlamak için kendilerine söz verirler ya. Yarın düzenli test çözmeye başlayacağım, bugünden itibaren derslerime günü gününe çalışacağım, yarın düzenli spor yapmaya başlıyorum gibi. Yılbaşı da, bir diğer yıl hayatıma yeni bir düzen vereceğim, yarın yepyeni bir gün olacak psikolojisiyle baktıkları bir  şey. Halbuki neden yılbaşını bekliyorsun, çıkacağın da belli değil zaten şimdi başla yapmaya. Neymiş, yeni yıl herkese şans getirsin! Bugünün eğlenmeye ayrılması için en masum sebep olarak bunu bulabildim, ama o da saçma aslında. Bugün amaçsızca eğlen, kafayı bul sonra da yarının sana şans getireceğini zannet. Böyle bir anlayış olabilir mi ?
Yeni yıl başlıyor. Ne farkı var diğer yıllardan, yarın yine güneş doğacak, insanlar hayatlarına devam edecek, fark ne ? Farkı ortaya çıkaran senin davranışların, kararların ve hayata bakış açın. Yeni yıl sen bu gece eğlendin, kafayı buldun diye mi bir şeyler getirecek sana?
Daha ne denebilir ki. Yeni yılınız kutlu olsun (!).

Ali Burak CESUR

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın!
Buraya lütfen isminizi girin.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.