Aida Begic İle Sinema Üzerine Söyleşi Notları

Mesai günlerimde sıradan geçen hayatımdaki değişikliği otobüsten bir önceki veya bir sonraki durakta inerek sağlamaya çalışıyorum. Bunun yeni yerler keşfetmek, yeni açılan dükkan ve ofisleri inceleyebilmek, belediyenin yaptığı yol çalışmasındaki ilerlemeleri falan görmek gibi faydaları var. Bir kova burcu olarak biraz özgürlüğüne düşkün biri olduğumu söyleyebilirim. Buna tezat bir şekilde mesai saatleri beni oldukça sınırlıyor. O saatlerde de kreatif bir işte çalıştığım için o özgürlüğü mekansal olarak olmasa da zihinsel olarak yaşayabiliyorum.

İşte böyle bir önceki bir sonraki durak derken geçen gün bu özgürlüğü biraz genişleteyim dedim ve ani bir kararla cuma akşamı iş çıkışı İstanbul’a gitmeye karar verdim. Bu kararda filmlerini çok sevdiğim Bosnalı yönetmen Aida Begic’in Cumartesi sabahı bir söyleşisinin olması da büyük rol oynadı. Zaten arkadaşlar da bir gelsen de görüşsek demiyor muydu ne zamandır, bu da bir neden kabul edildi ve gece yarısı aldığım biletle, tabi kameram ve sırt çantamı da alıp yola çıktım.

Sabah 9’da başlayan etkinlik 3 saat kadar sürdü. Benim beklediğimden daha fazla bir yoğunluk vardı salonda. Aida Begic ekranlarda göründüğünden de nahif ve mütevazi birisi. Bu arada giyim şekli de bizim ege yöresine benziyor biraz. Kendisi zaten uzaktan takip edip sevdiğim biriydi, bu söyleşide canlı bir şekilde görünce daha bir sevdim. Bir kız kardeşim var, kendine bir de abla seç deselerdi sanırım onu seçebilirdim 🙂

Benim de takip etmeye çalıştığım dergilerden Lacivert’in Genel Yayın Yönetmeni Meryem İlayda Atlas söyleşinin moderatörlüğünü yaptı. Öncesinde film yapmak, zorlukları, yeni sinemacılar ne yapmalı da fon bulmalı gibi konular konuşuldu. Bu bölümü sinema sitelerinden daha ayrıntılı okuyabilirsiniz. Ben soru cevap bölümünde kendi sorduğum sorular ve aldığım cevaplardan bahsedeceğim.

Söyleşinin ikinci kısmında soru sormak için söz aldım ve kendisine Kar ve Bosna’nın Çocukları filmlerindeki ana karakterlerin birbirlerine karakteristik olarak çok benzediklerini, bu karakterlerin kendisinden bir iz taşıyıp taşımadıklarını merak ettiğimi söyledim.

Bunun çok eğlenceli bir soru olduğunu, birçok defa bu soruyla karşılaştığını söyledi ve evet sanırım böyle bir şey var dedi. Hatta son filmimde başrolü oynayan kişi Aida Begic’e filmin sonunda rolünü onu model alarak oynadığını söylemiş.

İkinci olarak Semih Kaplanoğlu ile bir filminde birlikte çalıştıklarını, onunla nasıl tanıştıklarını, sinema anlayışı olarak onunla benzeyip benzememesi konusunda ne düşündüğünü ve ileride birlikte proje yapıp yapmayacaklarını sordum.

Cevap olarak ortak bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştıklarını, ikisinin de manevi bir alana yönelmelerinin ve filmlerini toplum yararını gözeterek yapmalarının benzediğini düşündüğünü söyledi. Semih Kaplanoğlu ile çalışmanın çok güzel bir deneyim olduğunu ve ileride yine birlikte çalışabilme durumlarının olabileceğini söyledi.

Bu arada kendisi şu an Türkiye’de yeni filmiyle uğraşıyor. Filmin çekimleri bitmiş ve şu an post prodüksiyon aşamasındaymış. Bir de sürprizle filmden ilk defa 4 sahne gösterdi bize. Film yetim çocuklarla ilgili ve adı Bırakma Beni. Semih Kaplanoğlu’nun Buğday’ının ardından vizyona girer girmez gideceğim filmler listesine ‘Bırakma Beni’ yi de ekleyerek etkinlikten ayrıldım. Ha unutmadan, bir de hatıra fotoğrafı çektirdim.

 

Not: Kadem’i (Kadın ve Demokrasi Derneği) pek sevdiğim söylenemez. Feminizm tarafları ağır basan bir dernek olduklarını düşünüyorum. Reklam çalışmalarında “Erkeksen Öfkeni Yen” gibi bir slogan kullanıyorlar mesela. Ne zaman o afişi görsem Sema Maraşlı’nın aşağıdaki sözleri aklıma geliyor:

“Erkeksen Öfkeni Yen” afişinin yanına “Kadınsan Edebini Takın” afişi asılsın ki birbirini dengelesin. Aksi takdirde kadın kocasına her türlü terbiyesizliği yapsın sen de öfkeni yen, demenin insan fıtratında bir karşılığı yok. Elbette erkek öfkesini yenecek fakat kadın da kocasına karşı nezaketli olacak. Kadın dernekleri tek taraflı ve kadınları kışkırtıcı hareket ettikleri için, şiddet bu kadar çalışmaya rağmen azalmayıp artıyor.

Sema Maraşlı’nın ilgili yazısını şu linkten okuyabilirsiniz: https://www.cocukaile.net/erkege-siddete-dur-de/

Zaten etkinlik bazlı düşünüyorum. Yani ilgi duyduğum bir etkinlikse hangi dernek falan diye pek bakmam, bunu beni tanıyanlar bilir. Tanımayanlar da öğrenmiş oldu diyelim.

Bir sonraki durakta görüşmek üzere.

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın!
Buraya lütfen isminizi girin.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.