Dürüstlük Cezasız Kalmaz – 2 Önemli Film

Bazı mesleklerde dürüst kalmak diğerlerine göre daha zordur. Bunların siyaset ve bürokrasinin de içinde olduğu ya da kişinin işini yapabilmesi bunlara bağlı olan mesleklerdir genel olarak. Karşılaşılan durumlar çok çeşitli olsa da dürüstlükten ayrılma durumunun oluşturan etmenleri iki başlık altında maddeleyebiliriz.

İlkinde, yukarıdan mesleğinizle ilgili bir emir gelir. Çok açıkça bilirsiniz ki bu emir etik değildir, insanlar zarar görecektir, birileri haksız yere zulüm görecektir siz emri uygulayınca, diğer taraftan yapmazsanız bu sefer işinden olma, aç ve açıkta kalma durumu sizin için işlemeye başlayacaktır.

İkincisinde, ortada düzeltilmesi gereken bir sorun vardır. Bunu herkes görmektedir ama başlarına iş almamak, sorumluluk altına girmemek için hiç kimse dile getirmemektedir. Sizin bunu dile getirmeniz aslında keyfi yerinde olanların keyfini kaçıracak, işleyen çıkar mekanizmalarını bozacaktır. Bu bozulan düzen tabi ki yine onu yapanın değil, dile getirenin üstüne kalacaktır.

Bu iki duruma benzer binlerce durumla her meslekten insan hayatının farklı zamanlarında karşılaşır illa ki. Peki karşılaşanların ne kadarı dürüst kalabilmektedir, ya da dürüst kaldığı için mevkisi makamı yükselen var mıdır, yoksa eskisinden daha kötü durumlara mı düşmüştür bu “doğrucu” kişiler. Ben genellikle ikinci durumla karşılaştım maalesef.

 

1. The Fool (2014)

Film ana karakterlerini gördüğümüz ilk sahnede şöyle bir diyalogla başlıyor:

+ Gerçekten sınavı geçebileceğini düşünüyor musun ?

– Sen nedüşünüyorsun ?

+ Herkes birilerine rüşvet vermen gerektiğini söylüyor.

– Öyleyse sen de onlara kulak asma.

Filmin başrolündeki isim Dima, belediyede inşaat teknikeri olarak çalışan, dürüst birisi. Bu dürüstlüğü daha en yakınından, annesi tarafından sürekli eleştiriliyor. Kendi annesi ona “enayisin” diyor, senin enayiliğin yüzünden hiçbir şeye sahip olamadık!

Filmin ilerleyen sahnelerinde Dima’nın, içinde yüzlerce insanın kaldığı bir binayı çökmekten kurtarmaya çalışmasını, neredeyse tüm tadilat paralarını aralarında bölüşerek binayı kaderine terk eden belediye yetkilileriyle arasında geçen diyalogları izliyoruz.

Yolsuzluklarla, yalan dolanla, içkiyle, sarhoşlukla çöküp giden bir dünyada, kendinden başkasının hayatını da düşünen bir inşaat teknikerinin çözmesi gereken sorunlar, bu süreçte başına gelenleri izlerken, tanık olduğunuz her şey size oldukça tanıdık gelecek.

The Fool, tam bir atmosfer filmi aynı zamanda. Olayların karlı bir gecede geçmesi, insanların donuk bakışları, diyalogların öz ve olabildiğince gerçekçi olması o atmosfere katkı sağlayan şeyler. İleride bir daha bir daha izlenecek filmler listemde çoktan yerini aldı. Filmden sonra kendinize şunu sorun: “Ben Dima’nın yerinde olsam ne yapardım ?”

2. Concussion (2015)

Will Smith, başrolde Dr. Omalu ismiyle oynuyor. Dr. Omalu Nijerya’da Amerika’ya tıp eğitimi için gelmiş ve okulunun ardından orada özel bir otopsi kliniğinde işe başlamış bir uzman doktor. Görevi, insanların hangi sebeple öldüğünü bulmak. Yine ilk filmdeki karakterimiz gibi, işini iyi yapmaya çalıştığı için hem iş arkadaşları tarafından, hem de kliniğin sahibi tarafından pek hoş karşılanmıyor yaptıkları. İnsanlar kendilerinden farklı olan herşeye neden hemen nefret besleme eğilimindeler, anlamak mümkün değil. Filmin başlarında, kliniğin sahibi ve Dr. Omalu arasında geçen bir diyalogla devam edelim:

+ Bence haddinden çok daha fazla yavaş çalışıyorsun

– Ama ben bir doktorum, ölüler de benim hastam. Onlara saygı göstermem gerek.

+ Onlarla konuşman da mı gerekiyor ?

– …

+ Hem neden her seferinde kullandığın bıçakları çöpe atıyorsun, bunlar pahalı şeyler. Onları yeniden kullan.

– Ne yani bir seri katili keserken kullandığım bıçağı anneni keserken de mi kullanmamı bekliyorsun ?

+ Evet, galiba bunu istiyorum..

Filmin ilerleyen sahnelerinde eskiden amerikan futbolu oyuncusu olan bazı kişilerin delirerek öldüklerini izliyoruz. Dr. Omalu bunun amerikan futboluyla ilgili olabileceğini düşünerek ölenlerin beyin hücrelerini (kliniğin gerekli masrafları karşılamaması sebebiyle cebinden ödeyerek aldığı aletlerle) araştırıyor. Bulduğu sonuçları açıkladığında ise kıyamet kopuyor. Amerikan futbolundan para kazananlar, bu sektörü elinde tutanlar tarafından bilinçli bir itibarsızlaştırmaya uğruyor. Halbuki tek yaptığı şey, mesleğini iyi yapmaya çalışmak. Sen bir otopsi doktorusun, ölü olanlarla ilgilen eleştirilerine “İnsanların nasıl öldüğünü bilmek, nasıl yaşadığını bilmekle ancak mümkün.” diyerek karşı çıkıyor ve ölüleri inceleyerek para kazandığı halde daha fazla kişinin bu sebeple ölmemesi için savaş veriyor.

Altyazıda şöyle diyor: “Fakat size şunu söyleyebilirim ki, Mike Webster’i futbol öldürdü.”

İpucu verince filmin tadını alamayanlar için gerisini anlatmayacağım. Son olarak bu filmin yaşanmış bir hikayeden alındığını söyleyeyim. İşin gerçeği beni “yaşanmış” hayat hikayeleri daha fazla etkiliyor.

Dürüstlüğün cezasız kalmadığına hepimiz illa ki şahit olmuşuzdur. Olmaya da devam edeceğiz. Bizi ayıran şeyse, o durumlarla karşılaştığımızda aldığımız tavır olacak. Umuyorum, zarar da görsek, dürüstlüğü seçen tarafta oluruz.

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın!
Buraya lütfen isminizi girin.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.