Çağrı Filmi ve Mustafa Akkad

                 
            Son zamanlarda gündemde olan Peygamberimiz’e hakaret filmi, tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Protestolarla, kınamalarla tepkiler gösterildi. Hoşuma gitmeyen ise Müslümanlığa yakışmayan tepkilerin de olmasıydı. Bu filmi hazırlayanların dininden ya da o ülkeden diye masum insanlara zarar vermek kabul edilebilir değil. Zaten onların
da amacı buydu: Provakasyon. Keşke olmasaydı.
Tepki verilmeli elbette ama nasıl sorusunu düşündüm uzun süre. 12-13 dakikalık bir filmle dünya ayağa kalkmıştı. Neden biz de aynı aracı kullanmıyorduk? Dünyayı ayağa kaldırmak için değil tabi ki de. Dinimizi, Peygamberimizi anlatmayı, yalan yanlış anlatanlardan önce neden yapmıyorduk? En güzel tepki böyle olmaz mıydı! 30 sene önce vizyona giren ‘Çağrı’ filmini izliyoruz hala. Bunu küçümsemek için söylemiyorum ama neden o zamandan beri hala kayda değer bir filmimiz yok bu
konuda. Bu bir eksiklik bence.
Bu sorular ‘Çağrı’ filmini araştırmama vesile oldu, çok da iyi oldu. Film ve yönetmeni Mustafa Akkad hakkında küçük bir araştırma yaptım. Gerçekten örnek ve ibretlik bir hayat hikayesi onunki. 1930 yılında Halepli bir gümrük memuru ve Antep’ li bir ev hanımının çocuğu olarak dünyaya geliyor Akkad. 20 yaşına geldiğinde ise Amerika’ya gidip sinema eğitimi almak istediğini söylüyor ailesine. Babası elinden gelen yardımı yaparak gönderiyor Amerika’ya oğlunu. Yanına da Kuran-ı Kerim’i veriyor. Kalbindeki bu sinema aşkıyla lisans ve yüksek lisansını tamamlıyor orada. Dinini de yaşamayı ihmal etmiyor. Hatta üniversitede mescid açılması için çaba gösteriyor Akkad.
Orada kaldığı süre boyunca insanların İslam’a önyargılı bakışı hep rahatsız etmiş onu. Zamanla bu rahatsızlık Müslümanlığı bir filmle anlatma düşüncesine dönüşmüş ve başlamış çalışmalara. Daha bunu dile getirir getirmez, itirazlar yükselmeye başlamış hem de Müslüman çevrelerden! Bu itirazlara aldırmadan yoluna devam eden Akkad, Hz. Hamza rolü için de aktör Antony Quiin’den söz alır. Fas Kralı da sponsor olmayı kabul edince setler kurulur ve çekimlere başlanır. Daha filmin 15 dakikalık kısmını çekmişken Fas Kralı gelen tepkilere dayanamaz ve film ekibinin sınır dışı edilmesi ve kurulan setlerin yıkılması için emir verir.
Bu hayal kırıklıkları Akkad’ı yıldırmaz ve filmin çektiği kadarını Muammer Kaddafi’ye gösterir. Kaddafi filmi beğenince filmin geri kalanı için sponsor olmayı kabul eder, hatta Libya’da çekimleri yapabileceklerini söyler. Bu sevindirici haber üzerine setler bu kez Libya’ya yeniden kurulur ve çekimlere başlanır. Güzel de bir ayrıntı var bu kısımda. Akkad, filmde çoğu Hollywood kökenli asistanlarla çalışır ama hepsinin sözleşmesine de ‘yanlarında Müslüman bir asistan’ ile çalışma ibaresini koyar. Böylece Müslüman filmciler yetişecektir.
Filmin müzikleri için de Fransız besteci Maurice Jarre’ ye teklif götürür Akkad. Jarre ise bunun için kendine Libya çöllerinde sessiz sakin bir yer ayarlanması, kaldığı yere İslam tarihini anlatan kitapların da getirilmesi koşuluyla bu teklifi kabul eder ve aylarca çölde kaldıktan sonra filmin müziklerini besteler.
Akkad, Hz. Hamza’yı şehit edecek olan Vahşi karakteri için ise kaldığı otelde teknisyenlik yapan Salim Gedara’yı oynatır. Salim Gedara oynadığı sahnenin çekim hikayesi ise oldukça ilginç. Çekim başlar ama oyuncuların çekimi bozmaları yüzünden beş kez tekrar ediliyor. O kadar duygusal bir sahne ki oyuncular film de olsa Vahşi’nin Hz. Hamza’yı şehit etmesini istemiyorlar ve Vahşi’nin O’na yaklaşmasına engel oluyorlarmış!
Film zorluklarla iki senede tamamlanır. Engellemeler olsa da tüm dünyada büyük yankı uyandırır ve batının Müslümanlığa karşı önyargısının kırılmasında etkili olur.  Birçok kişinin filmden etkilenip Müslüman olduğu geçer kayıtlara. Hala dünyanın dört bir yanında gösteriliyor ‘Çağrı’. Her izlendiğinde de aynı etkiyi veriyor, samimiyetle gösterilen çabanın en anlamlı ödülü olarak.
Mustafa Akkad’ la yapılan bir söyleşide ise neden bu filmi yaptığını şöyle açıklıyor büyük usta: “Her şey çocuğum doğduğunda başladı. Kafamda
şöyle bir fikir oluştu: ‘Çocuklarıma dinlerini nasıl öğreteceğim?’ Ve o zaman
kendi sorumluluğumu hatırladım. Çünkü biz gelenek olarak hep başkalarını
eleştirmeye alışkınız. Hükümetleri çocuklarımızın eğitimiyle ilgilenmediği için
eleştiririz. Halbuki kendi sorumluluğumuz da vardı. İşte Çağrı projesi böyle
ortaya çıktı. Hem kendi çocuklarımın, hem de başka çocukların geleceği için
yaptım Çağrı’yı.”
Akkad’ın yapmak istediği projeler arasında İstanbul’un Fethi ve Fatih Sultan Mehmed’in hayatını konu alan film projesi de varmış. Henüz proje aşamasında olan bu çalışması da maalesef 2005 senesinde bir otel bombalanmasında hayata gözleri yummasıyla gerçekleşememiş. Maddi kaygılardan uzak ve samimiyetle kim bilir nasıl bir film çıkardı ortaya. Allah mekanını cennet eylesin üstad. Sen bu çirkin saldırılara tepkini yıllar öncesinden en güzel şekilde vermişsin.
Kaynaklar:

Kardelen Dergisi Ropörtajı

Anlayış Dergisi Ropörtajı
                                                                                           Ali Burak Cesur

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın!
Buraya lütfen isminizi girin.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.