Sıcak Su Etkisi

Sıcak su. Saatlerce ocakta kaynamış, su dolu bir tencere taşıyan annenizin bir anlıkelinin kaymasıyla dökülen suların teninizi hedef alması ve o ilk teması. Ya da soğuk su zannedilerek açılan musluktan gelen kaynar suyun elinizle buluştuğu an. Herkesin böyle bir anı olmuştur hayatında. Önce bir soğukluk hissedersiniz,ama o soğukluk aldatıcı ilk aşamadır, hani reseptörler haber verir beyne bir şeyin tene değdiğini ama sıcaklık derecesini bilemezler hemen. Onu da ilk fırsatta yetiştirirler tabi, sonrasında o aldatıcı soğukluk derin bir yangına dönüşür de, o zaman başlar işte sıcak su etkisi.

Sonrasında, olanların arka yüzü yavaş yavaş gün yüzüne çıkacaktır. Acının ölçüsü zaman olacaktır yani. O ilk yangının etkisi birkaç dakika sonra geçer de, yanan ten önce pembeleşmeye sonra kırmızılaşmaya yüz tutar. Her dakika her saniye uyarı gönderir beyne, ben buradayım, acıyorum diye. Ne yapsanız, ne işle uğraşsanız bir türlü aklınızdan
çıkmaz artık. Asıl o devre zordur işte. İlk yangın gelip geçmiştir ama bu gelip
geçecek gibi değildir sanki. O acıyla yaşamayı öğrenme aşaması denir buna.

Beyin de ne yapsın, kabullenir bir süre sonra o acıyı, onunla yaşamayı öğrenir. Kendini avutur, geçiyor der, iyileşiyor der. İyileştiğine dair sebepler arar, bulur. Bazen de kandırır insanı. Toplum içine çıkmak gerekir sonra, hayat devam ediyordur. Bir çözüm bulunmalıdır. Dikkat çekmesin diye üstü kapatılmaya çalışılır. Ne kadar kapatılsa da gözler, ta içteki o acıyı belli eder illa ki.
Günler günleri kovalar, zaman sanki bir şeyleri değiştirmektedir. Yara kabuk tutmaya başlar, acılar da hafiflemeye. Gözlerden belli olur bu. Evet, iyileşmektedir artık. Sonra, o
kabukları daha olgunlaşmadan kaldırmak istersin de annen engel olur. ‘Yaranın
başı kaşınmaz oğlum!’ Yaramaz bir çocuk da değilsen dinlersin bu sözü, kaşınsa
da dokunmazsın hiç, sabredersin. Zamanla kabuk olgunlaşır, son halini alır da,
dokunmadan bile kendi çıkar gider.
Ne bedende acı kalmıştır, ne akılda bu acı anıdan bir saniye. Yine de her şey eskisi gibi olmaz. Yangın yaktığı yerde izini bırakmıştır çünkü. Her baktığında hatırlatacak, bir kez daha o anı yaşatacaktır sana.
Sanki her şey kötü gibi gözükse de, bu da bir imtihandır özünde. Yaradan kulunu denemektedir. O suyun ısıtılması da, elinde kaynar suyu taşıyan kişinin ayağının kayması da, senin o an orada olman da sebepler dairesindedir. Kim diyebilir ki, şunu yapmasaydım şu olmazdı diye! Bedeni sana emanet eden de O, o acıyı yaratan da, zamanla
iyileştiren de. Tedbirini alıp, tevekkül etmek ise tek çare…
                                                                                                                                              Ali Burak Cesur

1 YORUM

  1. Bu yazı çok derin ve anlamlı geldi.. Yüreğinize sağlık.

    Ben şunu yapmasaydım şu olmazdı diyorum yaşadığım şeylerde…Sanırım daha çok yolum var.

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın!
Buraya lütfen isminizi girin.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.