Merdiven | Adım adım yükselenlerin dergisi

5 Nisan tarihli yazı tiplerini anlattığım yazıda bir dergi çıkardığımızı ve baskıdan gelince ayrıntılı olarak bahsedeceğimi söylemiştim. İlkbahar sayımız baskıdan geldi, hatta yaz sayımız bile.
Derginin Adı ve Misyonu
Dergimizin adı Merdiven. Sloganı ‘Adım Adım Yükselenlerin Dergisi’. Uşak Üniversitesi’ nde okuyan 9 kişilik bir yayın kurulu ile birlikte Uşak Ebrar Derneği bünyesinde 3 ayda bir mevsimlik çıkarıyoruz. Tabi yayın kurulu dışında dışarıdan bize yazılarıyla katkı sağlayan çok değerli yazarlarımız da var ve her geçen gün artıyorlar. Öyle ki dergiyi ilk sayıda 32 sayfa yapalım diye karar vermiştik; sonra da kara kara düşünmüştük nasıl
dolduracağız biz bunu diye. Şunu gördüm; adım atınca Allah insana yardım ediyor. Şu an ilk sayının aksine gelen yazılardan hangisini önce koysak diye kara kara düşünüyoruz.
Dergiyi Çıkarma Sebebimiz
Teknik detaylara geçmeden önce sık sorulan bir sorunun cevabını paylaşmak istiyorum. Biz bu dergiyi neden çıkarıyoruz?
Kısaca düşünmek, incelemek, faydalı şeyler üretmek ve ürettiklerimizin tüketilmesini sağlamak için. Kendimizi ifade edebilmek, davamıza yoldaşlar kazanmak için. Hayatı doğru okuyabilmek ve okuduklarımızı insanlara faydalı bir yolda kullanabilmek için.
İçinde Neler Var?
Evet bir misyonumuz var ama bu misyonu nasıl hayata geçiriyoruz?
Hayatı dinleyerek. Kişilerin tanıklıklarına başvurarak. Üretilen eserleri gündeme taşıyarak. Farkına varılması gereken detayları görünür yaparak. Objektifimize yansıyanları
paylaşarak.
Daha detaylı paylaşacak olursak:
Kitap inceliyoruz her sayıda, okuyunca insanı geliştiren ve dönüştüren kitapları konuk etmeye çalışıyoruz. Film incelemesi yapıyoruz, yine kitapla aynı amaçla. Röportaj ve söyleşi kısmında her ay bir kişiyi konuk ediyoruz. Ona hayatını, hedeflerini, sevinçlerini, üzüntülerini, başarılarını soruyoruz. Toplum psikolojisi kısmımız var. Sosyolojinin alanına giren konuları burada inceliyoruz. Yer inceleme kısmında, her sayı bir tarihi mekanı inceliyor, bilinmeyenlerini araştırıyoruz. İlk iki sayıda olmayan ama bundan sonra yer vereceğimiz, yurt dışına gidenlerin izlenimlerini anlattığı bir kısım olacak. Yazarlarımızın ve yayın kurulumuzun kendi çektikleri fotoğrafları yayınladığımız bir bölüm var. Yine gelecek
sayıdan itibaren profesyonel olarak başka dergilerde ya da gazetelerde yazarlık yapan kişileri ağırlayacağımız ‘Konuk Yazar’ bölümümüz olacak. Bir de tabi ki ‘dosya konusu’ yazılarımız var. Her sayıda bir tema belirleyip en az 8 sayfamızı bu temayla ilgili yazılara ayırıyoruz.
İşin Teknik Tarafı
Peki, bu kadar bilgiyi nasıl bir araya getirip basıma hazır bir dergi oluşturuyoruz, hangi programları, hangi grafik tasarım yaklaşımlarını kullanıyoruz?
Derginin dizgisini benim de bu vesileyle öğrendiğim Adobe Indesign programı ile yapıyoruz. Indesign basılı her türlü materyalin hazırlanabileceği harika bir program. Yazı fontu olarak metinlerde ‘Myriad Pro’ ailesini, ana başlıklarda ‘Neo Sans’ ailesini kullanıyoruz. Bu iki yazı tipi de tırnaksız bir font ve hem dijital ortamda hem basılı ortamda oldukça kolay okunabiliyor. Bizim kategorimizde oldukça çok tercih edilen ve sevilen bir font ikisi de.
Grafik tasarımda ilk sayıda çokça gelen bir eleştiri, dergide görselin az olması, yazıların rahatsız edecek kadar fazla yer kaplamasıydı. Haklı ve yapıcı bu eleştiriyi dinledik ve ikinci sayımızda görselin ve boş alanların daha fazla olduğu bir tasarımı hayata geçirdik.
İkinci sayıdaki diğer yeniliğimiz, konuşma tırnakları. Artık her yazıda, o yazının içerisinden önemli bir bölümü büyük puntoyla yazıyoruz. Amacımız hem üstte bahsettiğimiz şekilde
görsel olarak sayfayı rahatlatmak, hem de yazının içeriği hakkında okuyucuya bir ipucu vermek.
İçerik olarak dergiyi daha nasıl geliştirebileceğimizi düşündüğümüz kadar görselliği
de düşünüyoruz, geliştirmeye çalışıyoruz. Biliyoruz ki düşünceleri anlatmada, okurun ilgisini çekmede, onu ikna etmede görselliğin etkisi yadsınamayacak kadar büyük.
Yayın Yönetmenliği Konusu
Merdiven Dergisi şu an için gönüllü bir proje. Yayın Kurulu’ndaki hiç kimsenin bu işten bir para getirisi yok. Bu durum grup yönetimini normalden çok daha fazla zahmetli yapıyor
diyebilirim. Neden derseniz, birkaç sebebi var:
1) Mesaili işlerde çoğu kimseyi güdüleyen şey ‘para kazanmak’ tır.
Herkes akşam, ya da ay sonu eline geçecek parayı düşünerek kendini güdüler ve
çalışmasını aksatmaz. Hatta daha çok çalışırsa, terfi edebilir ve daha fazla
para alır diye performansını yüksek seviyede tutmaya çalışır. Maalesef para
olmadığı için bizde bu güdüleme sistemi yok. Hayır işi olunca insanlar ancak
vakitlerinin az bir kısmını bu işe veriyor ya da hiç vermek istemiyor.
2) Para verilmeyince kimseyi zorlayamıyorsun ya da bak işten çıkartırım
havası da estiremiyorsun. Bu görev niye yapılmadı diye fazla üsteleyemiyorsun.
3) Dergiyi dernek bünyesindeki arkadaşlarla çıkarıyoruz. Bunun zorluğu
da, eğer bir kişiyle dergide kötü olursan o kişinin derneğe de mesafe almasına
sebep olabilme tehliken var.
4) Yayın Kurulu tamamen öğrencilerden oluşuyor. Yani kimsede öyle çok
çok para yok. Yapılmayan görevlerde para cezası koymak neredeyse imkansız.
Diğer bir durumsa bu öğrencilerin hepsinin sürekli dersleri, sınavları, bütleri
var. Sonra arada bir memleketlerine gidiyorlar. Haftasonu gezmelerine
gidiyorlar vb. 8-9 kişiyi bir araya getireceğin saatleri bulabilmek bile
mucize. Tam uygun vakit buluyoruz, bu sefer yurtta kalan arkadaşımız yurda
giriş saati için erken bırakıp gitmek zorunda kalıyor. Mobil toplantı yapalım
diyoruz, birisinin internet paketi olmuyor, diğerinin telefonu bozuk.
Velhasıl, mesaili çalıştığın projede grup yönetmenin zorluğunu biliyorum. Her konuya
hakim olman, herkesi iyi tanıyıp görevleri ona göre dağıtman gerekiyor. Bu zorluğa gönüllü projelerde yukarıdaki 4 maddeyi de ekleyince içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor. Ama çok şükür ki bu zorluklara rağmen iki sayımızı aksatmadan çıkardık. 3. Sayımız içinse görevleri dağıttık ve sıkı bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz.
Sonuç
Klişe bir tabir vardır yeni doğan çocuklar için kullanılan, “9 ay zor geçiyor ama çocuğu eline alınca her şeyi unutuyor insan” diye. Dergi işi de öyle, aynı film yapmak gibi. 3 ay zor, sıkıntılı geçiyor ama dergi baskıdan gelince elimize aldığımızda sanki tüm sıkıntılar format değiştirip bir sevinç olarak karşımıza çıkıyor. Artı harika bir ekibimiz var. Canla başla çalışan ve bu işi sahiplenen, kendine güvenen bir ekip. Birçoğuyla dergi dışında da arkadaşlığımız, dostluğumuz var.
Velhasıl güzel şey dergi çıkarmak. Selametle.

CEVAP VER

Lütfen yorum yapın!
Buraya lütfen isminizi girin.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.